İncefikir: “Gelecek yıl mısır üretecek çiftçiyi dahi bulamayacağız”
Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir Tarım ve Hayvancılıkta Sürdürülen Yanlış Politikalarla Birlikte Gelinmiş Olan Noktaya Değindi!
Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir, Tarım ve hayvancılıkta ki yanlış politikaların çiftçimizi uçurumun kenarına getirdiğini belirttiği açıklamalarına şöyle devam etti: 2022 Yılı Tarım Sektörünün En Kötü Yılı Oldu
“Hızla artan nüfus, azalan toprak kaynakları gıda üzerindeki baskıyı artırırken, küresel ısınma ve iklim değişikliği, Ukrayna- Rusya savaşı yanında yaşanan ekonomik kriz hem üreteni hem de tüketeni zorladı.
Tüm bu olumsuzluklara hazırlıksız yakalanmamızı sağlayan AKP ve onun Tek Adam Keyfi Yönetimi sonucu Türkiye gıda enflasyonunda Avrupa ve OECD ülkeleri içinde 1., Dünya’da 4. sıraya yükseldi. Üretmek yerine ithalatı önceleyen bu anlayış ülkemizi tarımda dışa bağımlı hale getirdi.
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) verilerine göre 2002'de çayır ve meralarla birlikte 41 milyon hektar olan toplam tarım alanı 2021'de 38 milyon hektara gerilerken tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerle sebze bahçelerinin alanı daraldı. Toplam tarım alanlarının 14,6 milyon hektarını çayır ve meralar oluştururken tahıl, meyve-sebze ve bitkisel ürünlerin alanı 20 yılda 26,6 milyon hektardan 23,4 milyon hektara düştü. Türkiye, ayçiçeği, mercimek, mısır, kuru fasulye, buğday, arpa, taze soğan, sarımsak gibi ürünlerde kendi kendine yeterliliğini kaybetti. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın açıkladığı 2020 yılına ait bitkisel üretim istatistiklerine göre üretim yeterliliği ayçiçeğinde yüzde 60,1, kırmızı mercimekte yüzde 71,7, yeşil mercimekte yüzde 85,3, mısırda yüzde 75,5, kuru fasulyede yüzde 76, buğdayda yüzde 89,5, arpada 94,8, taze soğanda yüzde 93,7, kuru sarımsakta yüzde 90,8 seviyesinde bulunuyor.
“BİTKİSEL ÜRETİM YETERSİZ”
TÜİK verileri bitkisel üretimin arttığını ancak artan nüfusa yetmediğini ortaya koymaktadır. 2000 yılında ülke nüfusu 65 milyon ve bitkisel üretimimiz 100 milyon ton idi. 2022 yılında ise beklenen üretim 127,6 milyon ton ve ülke nüfusunun 86 milyon olması beklenmektedir.
22 yılda bitkisel üretim %28 artarken ülke nüfusu %33 arttı. Bitkisel üretimdeki artış nüfus artışının altında kaldı. Kaldı ki bu rakamlara 5 milyon sığınmacı ve 51 milyon turist eklenmemiştir.
Bitkisel üretimin yetersizliği ürün bazında devam etmektedir. Bugün buğdaydan arpaya, mısırdan pirince, mercimekten kuru fasulyeye, pamuktan tütüne, ayçiçeğinden şekere birçok ürünü dışarıdan ithal ediyoruz.
Bunun en önemli nedeni bu ürünlerde ülke ihtiyacını karşılayacak üretim olmamasından kaynaklanmaktadır.
AKP’nin son 20 yıllık iktidarında;
Buğday üretimi ortalama 20 milyon ton ve bu yıl beklenen rekolte 19,8 milyon ton,
Arpa üretimi ortalama 7,5 milyon ve bu yıl beklenen rekolte 8,5 milyon ton,
2005 yılında ülkemizde 9,5 milyon ton arpa üretimi yapıldı. 2022 yılında hala o rekolteyi yakalayamadılar.
Buğday ve arpa üretimi yerinde sayarken mısır ve çeltik üretiminde artış olmasına rağmen yetersiz kaldı.
Bu yıl mısır üretiminde 8,3 milyon ton rekor bir üretim gelmesine rağmen içerde mısır fiyatları yerlerde sürünürken dışarıdan mısır ithal etmeye devam ediyoruz.
Bu içerdeki üretimin yetmediği gibi çiftçimizi korumak gibi bir tedbirlerin alınmadığını göstermektedir. Gelecek yıl mısır üretecek çiftçi bulamayacağız.
Aynı durum çeltik üretimde geçerlidir. Geçen yıl 1 milyon ton olan üretimimiz bu yıl 50 bin ton azalarak 950 bin ton olması bekleniyor.
Üretimin azalması ve içerde pirinç fiyatlarının yükselmesi sonucu AKP ya ithalat seçiyor ya da ithalat yasaklıyor.
Mısır da ithalata izin veren AKP, 13 Aralık 2022 tarihli Resmî Gazete'de yer alan 6539 sayılı İthalat Rejimi Kararında Değişiklik Yapılmasına İlişkin Cumhurbaşkanı Kararı ile çeltik, kahverengi pirinç ve pirinç ithalatında sırasıyla yüzde 34, yüzde 36 ve yüzde 45 oranlarında uygulanan gümrük vergileri 31 Ağustos 2023'e kadar sıfırladı.
Geçen yıl pamuğun dünyada fiyatlarının artması sonucu ithalatına en çok para ödediğimiz pamuk üretimi tekrar artma eğilimine girdi.
Çiftçimiz bu yıl 2 milyon 750 bin ton pamuk üretti ve ürettiğine pişman edildi.
Bugün pamuk üreticisi pamuğunu maliyetine bile dahi satamamaktadır.
Aynı sıkıntı yıllardan beri dışa bağımlı olduğumuz ayçiçeğinde yaşanmaktadır.
Bu yıl Temmuz ayında Edirne ve Tekirdağ İllerimizde görülen Çayır Tırtılı zararlısı ciddi zararlara yol açtı. Bakanlık geç müdahale etmesi sonucu birçok ayçiçeği üreticisi zararı ile baş başa kaldı.
Yağ açığımızın kapatılması için üretimin artması gerekirken biz hala Ukrayna’nın ayçiçeği tohumu ve ham yağına ihtiyaç duyuyoruz.
Bitkisel Üretimdeki Kayıplar Hayvancılık Sektöründe de yaşandı
Bu yıl süt ve besi üreticisi başta yem maliyeti olmak üzere artan maliyetler karşısında zararına üretime bir yere kadar devam etmiş bıçağın kemiğe dayandığı yerde gebe hayvanlarını kesime göndermek zorunda kalmıştır.
Hayvan sayımızdaki düşüşü TÜİK verileri de ortaya koymuştur. Bu yıl ortasında açıklanan hayvancılık verilerimiz geçen yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında büyükbaş hayvan sayımız düşmüş, küçükbaş hayvan sayımız ise yeterli miktarda artmamıştır.
Açıklanan verilere göre;
Büyükbaş hayvan varlığımız 442 bin 711 baş azalarak 17 milyon 875 bin 672 baş olarak gerçekleşti.
Küçükbaş hayvan varlığımız ortalama 2,5 milyon artarken orada artış hızında düşüş yaşanarak 1 milyon 30 bin 208 baş artış ile 58 milyon 447 bin 555 baş olarak gerçekleşti.
Yılsonu verileri açıklandığında büyükbaş hayvan sayımızdaki düşüşün büyük olduğu görülecektir. Bunu nereden anlıyoruz. Aylık olarak açıklanan süt ve süt ürünleri verilerinden anlıyoruz.
Süt üreticisi zarar ettiğini bakanlıkta kabul ediyor. Ulusal Süt Konseyi de kabul ediyor.
Bakanlık süt/yem paritesini 1,30 olarak kabuk ederken, süt sektörü üretimin devamı için 1,5 olmasını istiyor. Avrupa Birliği ülkelerinde bu oran 1,5 olarak uygulanmaktadır.
Bu veriler bize neyi gösteriyor. 2021 yılında süt üreticisinin 1,30 paritenin altında satış yaptığını ve bakanlığın bile bile süt üreticisinin zarar etmesine göz yumduğunu söylemektedir.
Sadece süt mi? Besi hayvancılığı da kan ağlamaktadır.
Tarım ve Orman Bakanlığının raporlarında besi hayvancılığının sürdürülebilmesi için, Kırmızı et/yem paritesinin en az 22 olması gerekiyor diyor.
Gerçekte öyle mi? Değil. 2021 yılında 16,1 kilo 2022 yılında 16,0 kilo.
Görüldüğü sektör iki yıldır zararına üretim yaparak ayakta durmaya çalışıyordu. Artık duramıyor. Duramadığını en iyi tüketici biliyor. Aldığı günlük süt ve et fiyatında biliyor.
Süt ve et fiyatları artmaya başladı ve daha da artacak.
Gıda fiyatlarını baskılamak için süt ve et üreticisine yapılan bu baskılama hayvanlarımızı kesime gönderirken azalan hayvan sayısı nedeniyle üretimin azalması ile fiyatların yükselmesine neden oldu."