TÜRK-İŞ YOL HARİTASINI ADANA’DA AÇIKLADI
Türk-İş Genel Başkan Yardımcısı ve Türkiye Yol-İş Sendikası Genel Başkanı Ramazan Ağar, Türk-İş olarak işçinin ve emeklinin insana yakışır koşullarda bir hayatı olsun diye mücadele ettiklerini söyledi.
Ağar “Çalışanın, emeklinin hakkını arıyoruz. Sokaktaki enflasyonu en iyi biz biliyoruz” ifadelerini kullandı
“TÜM EMEKÇİLERİN HAKLI TALEPLERİNİ DİLE GETİRİYORUZ”
Konfederasyonunun, üyelerinin ve geniş kitlelerinin karşı karşıya kaldığı güncel ekonomik sorunlara yönelik eylem planını açıklamak üzere Adana’ya gelen TÜRK-iŞ Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, Türk-İş 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar ve bölge illerden 70’e yakın sendika başkanı ile temsilcisinin katılımıyla bir basın toplantısı düzenledi. Ağar, üyeleri başta olmak üzere tüm emekçilerin taleplerini dile getirdiklerine vurgu yaparken, “Emeğimizin karşılığı olan gelirimizin enflasyon verilerine kurban edilmesine karşı açık bir tavır alıyoruz” diye konuştu.
“BUGÜN ADANA’DAYIZ, YARIN DİYARBAKIR VE İSTANBUL OLMAK ÜZERE HER YERDE OLACAĞIZ”
Türk-İş 4. Bölge Başkanlığı binasında gerçekleşen ve Tarım-İş Sendikası Genel Başkanı İlhami Polat, Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök ve TES-İŞ Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Osman Güngör’ün de katıldığı basın toplantısında gazetecilerin de sorularını yanıtlayan TÜRK-iş Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, konfederasyon olarak 6 Ağustos 2024 tarihinde yaptıkları Başkanlar Kurulu toplantısında aldıkları kararı Türkiye genelinde bu eylem planının nasıl yapılacağını, hangi gün yapılacağını bilgi vermek anlamında bölgelere dağıldıklarını anlatırken ”Bugün Adana’yız, yarın Diyarbakır’da, İstanbul’da, Ankara’da, Trabzon’da, İzmir’de ve Bursa’dayız” dedi.
“BÜTÜN ÇALIŞANLAR ARTIK ‘ZORDAYIZ, GEÇİNEMİYORUZ’ DİYE FERYAT EDİYOR”
Programlarının devam edeceğini kaydeden Ağar, “Bunları durup dururken neden yaptık; ebetteki çalışma hayatında büyük sıkıntıların olmasından, Çalışma düzeninin bozulmasından, Kamuda işyerlerinde iş barışının ve iş verimliliğinin büyük oranda dengesizleştiğinden, enflasyonun dengesiz seyretmesinden, vergide büyük adaletsizlik olmasından, emeklilik sisteminin tamamen bozulmasından, kamuda çalışan taşeron işçilerinin hala kadroya alınmadığından, 696 Sayılı Kanun Hükmündeki Kararname ile kadroya geçen arkadaşlarımızın hala sıkıntılarının büyük oranda devam etmesinden, yayınlanan Tasarrruf Genelgesi ile ilgili tepkilerimizden, asgari ücretle değil, bütün çalışanların artık ‘Zordayız, geçinemiyoruz’ feryatlarından dolayı bir arada bulunuyoruz. Bunların içerisinde kıdem tazminatları da, örgütlenme de ve Asgari Üret de var” diye konuştu.
“81 İLİMİZDE BÜYÜK KİTLESEL BASIN AÇIKLAMASI YAPACAĞIZ”
20 Ağustos 2024 tarihinde 81 ilde TÜRK-İŞ il temsilcileri ve bölge temsilcilerinin kendi binaları önünde büyük bir kitlesel basın açıklaması yapacağını da ifade eden Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, daha sonra sözlerini şöyle sürdürdü:
“Basın bildirilerini göndereceğiz ve oradaki sıkıntıları kamuoyuna duyuracağız. 26 Ağustos 2024 tarihinde saat 17.30’da İstanbul Çerkezköy’de TÜRK-İŞ Genel Başkanımızın başkanlığında büyük kitlesel açık hava mitingi yapacağız ve sıkıntılarımı dile getireceğiz. Elbette sadece vergide sıkıntımız yok. Çalışan insanlarımız büyük oranda rahatsız. Geçinemiyoruz diyoruz, elbette geçinemiyoruz.
“ÇEYREK ALTIN ŞİMDİ LÜKS OLDU”
Kendisinin bir Adana çocuğu olduğunu da anımsatan TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, ”Şimdi geçmiş yıllarda hani diyoruz ya; geçinemiyoruz ama asgari ücretle çalışıp da bu Adana’dan işçi kardeşlerimizin ev kirası verdiğini, ayrıca bir evine eşya alırsa taksit verdiğini,. Bir düğüne komşusunun, akrabasının düğününe giderken bir çeyrek altın götürdüğünü, hatta bir çeyrek altın alıp da biriktirdiğini bilen bir arkadaşınızım. Ama şimdi Allah’ını severseniz bırak o saydıklarımı geçinemediğini,. Bir komşunuzun, akrabanızın düğününe çeyrek altın götürebiliyor musunuz? Çeyrek altın şimdi lüks oldu. Gram dahi götüremeyen arkadaşlarımız var.
“ÜLKENİN YÜZDE 70’İNİ TEMSİL EDEN İNSANLARIMIZ RAHATSIZSA BU ÇALIŞMA HAYATINDA ÜLKEMİZDE BİR SORUN VARDIR”
Bu düzen neden bozuldu? Bu neden hala düzelmiyor da hala bozuk olarak devam etmekte ve seyredilmekte. Şimdi sadece biz şikâyetçi değiliz. Bu ülkede hem işçi arkadaşlarımız, çalışanlarımız,. Kamuda özel sektörde her memur arkadaşlarımız, hem emekli arkadaşlarımız, hem esnafımız, hem çiftçimiz yani ülkenin yüzde 70’ini temsil eden insanlarımız rahatsızsa bu çalışma hayatında ülkemizde bir sorun vardır. Bu sorunu da çözmek de ebetteki ülkemizi yönetenlere düşmektedir. Taraflarla görüşerek bu konuya çözüm bulmaları gerek. Herkes rahatsız. Şimdi bir tasarruf genelgesi yayınlandı. O Tasarruf Genelgesinde nerede tasarruf edildiğini ben hala çözmüş değilim. O tasarruf genelgesini iki kere, üç kere, evirdim, çevirdim okudum. Şimdi kamuda servisler kaldırıldı. Yine Adana’yı örnek vereceğim; Geçmiş yıllarda Adana’daki fabrikaların önü, üç vardiya halinde çalışan fabrikalarda sabah 7 vardiyası, 3 vardiyası, 11 vardiyası vardı. Fabrikaların önü servisler sıralanır, işçileri götürüp getirirdi. Sendikalı olan yerde de olmayan yerde de. Yani işçiyi götürüp getirmek işverenin menfaatinedir ve çalışma düzeninin daha iyi bir işlevinin olmasıdır.
“KAMU KİM YAHU? KAMU BİZİZ, BİZ… BİZ DEVLETİZ, DEVLET KİMDEN OLUŞUR, MİLLETTEN OLUŞUR”
Ama kamuda ilk defa servisin kaldırılmasını bu tasarruf genelgesinde öğrendim. Özel sektöre soruyorum işçilerini neyle götürüp getiriyorsunuz diye, otobüsle karşılık vermektedir. Sendikalı mı değil, neden dolmuşla gelmiyor? Dediğim de bana ‘Yahu Başkan işçi nasıl bir dolmuşla gelsin, gitsin. Adam geç mi gelir, erken mi gelir, ben onları nasıl takip edeceğim? diye işveren bunu kendisi düşünürken ama maalesef biz kamuda biz kendi işimizi düşünmüyoruz. Kamu kim yahu? Kamu biziz, biz… Biz devletiz, devlet kimden oluşur, milletten oluşur. Millet olmazsa devlet olur mu, olmaz. Biz kamuda aslında şu anda kendi işimizde çalışıyoruz. Nasıl bir çiftçi kendi işinde çalışıyor tarlada, alın terinin karşılığını ürettiği ürününü götürüp satıyorsa biz de kamuda kendi işimizde çalışıyoruz, çalışmış olduğumuzun karşılığı olan ücreti de maalesef alamıyoruz. Neden alamıyoruz, Geçinemiyoruz. Geçinsek deriz ki; ‘Allaha şükür alıyoruz’…Bu nedenle şikâyetimiz çok.
“İŞÇİNİN, EMEKLİNİN İNSANA YAKIŞIR KOŞULLARDA BİR HAYATI OLSUN DİYE MÜCADELE EDİYORUZ”
Bu şikâyetlerimizi her tarafta dile getireceğiz. Kırıp dökmekten ziyade birleştirmeye çalışıyorum. Görüşerek, müzakere ederek meselelerin çözülmesini istiyoruz. Aksi halde üretimden gelen gücümüzü her türlü kullanacağımızı da bilmelerini istiyoruz. Türk-İş olarak işçinin, emeklinin insana yakışır koşullarda bir hayatı olsun diye mücadele ediyoruz. Çalışanın emeklinin hakkını arıyoruz. Sokaktaki enflasyonu en iyi biz, biz biliyoruz. Üyelerimizin başta olmak üzere tüm emekçilerin taleplerini dile getiriyoruz. Emeğimizin karşılığı olan gelirimizin enflasyon verilerine kurban edilmesine karşı açık bir tavır alıyoruz. Bir kez daha belirtiyoruz; Hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, adaletsiz vergi sistemi, işsizlik, kayıt dışı istihdam.. Güvencesiz çalıştırma sorunları altında ezilmeyeceğiz. Bozulan ekonominin bedelini biz ödemeyeceğiz. 696 Sayılı Kanun Hükmündeki Kararname ile kadroya giren işçilerin kanundan doğan haklarını aramaya devam edeceğiz. KİT’lerde ve kamuda taşeron işçilik sona erene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Örgütlenmenin önündeki engelleri tek tek aşacağız. 14 Ağustos’ta Türk İş Genel Başkanımız Trabzon’da, yine 14 Ağustos’ta Ankara’da yine biz varız. Bu tür planlarımızı görüşüp, ondan sonra eylem planlarımıza de devam edeceğiz. TÜRK-İŞ Genel Başkanımız, HAK-İŞ ve DİSK Genel Başkanları ile bir araya gelecek. Bu konuştuklarımızı birlikte karar aldık, birlikte yapıyoruz. Bölgesel toplantılarımızı ayrı ayrı yapıyoruz. Ama dediğim gibi birlikte hareket ediyoruz. Mecliste bütçe görüşmelerinden önce Ankara Tandoğan’da bir miting yapmayı düşünüyoruz. Onun da hazırlığını yapıyoruz.”