Türkiye işçi sınıfı Adana’ya aktı
Türk-İş 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü Adana’da kutladı. Genel Başkan Atalay, Taşeron sistemi ile vergi adaletsizliğinin son bulmasını istedi.
Türk-İş Konfederasyonu Başkanlar Kurulu kararı ile bu yıl 1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü kutlamaları Adana’da gerçekleştirildi. Türkiye’nin dört bir yanından gelen işçiler, Arif Nihat Asya Parkı’nda (Bayraklı Park) büyük bir coşku içinde 1 Mayıs’ı kutladı.
TÜRK-İŞ TAM KADRO KATILDI
1 Mayıs kutlamalarına Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Genel Mali Sekreteri Ramazan Ağar, Yönetim Kurulu üyeleri, Türk-İş’e bağlı Sendikaların Genel Başkanları, Türk-İş Bölge Temsilcileri, Türk-İş’e bağlı Sendikaların iller bazında Şube Başkanları katıldı. 1 Mayıs Kutlamalarına ayrıca Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ile Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin’de katılarak işçilerin Bayramını kutladı.
TAŞERON KÖLE İSTEMİYORUZ
Kalabalığı oluşturan binlerce işçinin alkışları ve tezahüratları arasında kürsüye gelen Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, taşeron meselesinin Türkiye’ye yakışmadığını ifade ederek “Bir kamyon dolusu sıkıntımız var. Olanları söylemenin bir anlamı yok, olmayanları söyleyeceğim. Patronu konuşuyoruz tam 5 senedir konuşuyoruz. Siyasi iktidarın ağzından taşeronlarla ilgili konuştuğunu hiç duydunuz mu? Seçime 15 gün kala şimdi konuşuyorlar. Meclis kapanmadan evvel neredeydiniz? Taşeron meselesi bu ülkeye yakışmıyor. Taşeron; enerjide var, sağlıkta var, ulaşımda var. Var oğlu var. Bir kere taşeronun adı kötü. Ne taşeronu. FETÖ’ye taşeron deniyor, PKK’ya taşeron deniyor bu ceketi sırtımızdan alın yırtın, alıp atın. Taşeron köle istemiyoruz” dedi.
VERGİDE ADALET İSTİYORUZ
Konuşması sık, sık alkışlarla ve sloganlarla kesilen Atalay, vergi adaletsizliğine ve kamuda yaklaşık 700 bin işçiyi ilgilendiren Toplu İş Sözleşme görüşmelerine de değinerek şunları söyledi: “Vergi denen başımızda bir bela var. Ocak ayında aldığımızı Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Aralık’ta yüzde 7 civarında bin 500 lira kadar bir kaybımız var. İşçi kardeşlerimiz Ocak ayında aldığını Aralık ayında alamıyor. Vergide adalet istiyoruz. Vergiyi sabitlemek gerekiyor. Buradan bütün siyasi partilere sesleniyorum; meclise kim geliyorsa bu meseleyi bir an evvel çözün. Çözmezseniz sizi bu meseleyle ilgili her gün karşınızda olmaya, bu mesele çözülene kadar gündeme getirmeye, ülke gündeminden çıkarmamaya devam ederiz. Vergide kapılarındayız. Taşeronda kapılarındayız. Kamu sözleşmeleri Ocak ayından beri devam ediyor. Kamu Koordinasyon Kurulu’nun taleplerini yerine getirirlerse sözleşmenin altına arkadaşlarımızla beraber imza atarız. Yerine getirmezlerse avluya hiç kimseyi sokmayız haberiniz olsun.”
Türk-İş Konfederasyonu Başkanlar Kurulu kararı ile bu yıl 1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü kutlamaları Adana’da gerçekleştirildi. Türkiye’nin dört bir yanından gelen işçiler, Arif Nihat Asya Parkı’nda (Bayraklı Park) büyük bir coşku içinde 1 Mayıs’ı kutladı.
TÜRK-İŞ TAM KADRO KATILDI
1 Mayıs kutlamalarına Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Genel Mali Sekreteri Ramazan Ağar, Yönetim Kurulu üyeleri, Türk-İş’e bağlı Sendikaların Genel Başkanları, Türk-İş Bölge Temsilcileri, Türk-İş’e bağlı Sendikaların iller bazında Şube Başkanları katıldı. 1 Mayıs Kutlamalarına ayrıca Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ile Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin’de katılarak işçilerin Bayramını kutladı.
Saygı duruşu ve İstiklal marşının okunmasıyla başlayan 1 Mayıs Kutlamalarında kürsüye ilk gelen Türk-İş Genel Mali Sekreteri Ramazan Ağar oldu. Ağar, şunları söyledi:
1 MAYIS İŞÇİ BAYRAMIMIZI ÇOK AĞIR ŞARTLAR İÇİNDE KUTLUYORUZ.
Depremin açtığı yaralar, hayat pahalılığı, sendikasız, güvencesiz çalıştırılmak ve daha birçok dertlerimiz var.
Bütün bunlar; Türkiye de işçi sınıfının daha iyi günler görmek için yaptığı mücadeleyi zorlaştırmaktadır.
Fakat tüm bunlara rağmen mücadele etmeye devam edeceğiz.
Barış içinde, birlik ve beraberlik içinde, kardeşlik duygularıyla bir arada olacağız.
Çünkü Türk-İş sadece kendi işçi sınıfının menfaatleri için değil, tarihi boyunca tüm ülkemizin özgürlüğü, dayanışması, emeği, hakkı ve daha iyi yaşaması için mücadele etmiştir. Bizim mücadelemiz hak mücadelesidir.
Ailemizle birlikte, güven içinde, gelecek endişesi olmadan, huzurlu yaşamak istiyoruz. Çocuklarımıza güzel bir gelecek bırakmak istiyoruz. Kula kulluk etmeden, temel haklarımıza sahip çıkarak yaşamak istiyoruz. Sendikal örgütlenmemizde kısıtlama, yasaklama, engelleme istemiyoruz. Kamuda taşeron işçiliğine son verilmesini; vergide ve ücrette adaletin sağlanmasını istiyoruz. Sosyal devletin her alanda olmasını, refahın adil paylaşılmasını talep ediyoruz.
Bizim mücadelemiz aynı zamanda demokrasi mücadelesidir. Demokrasi işçilerin can suyudur.
Demokrasi askıya alındığında kaybeden işçiler olur. Şunu herkes bilmelidir ki: Sendikal örgütlenme, demokrasinin yapı taşıdır. Biz; bu ülkede yaşayan herkesin mutlu olmasını istiyoruz.
EMEK KUTSALDIR.
İşçilerin yaptığı bütün işler toplum için vazgeçilmezdir. İşçiler her şartta çalışmaya, üretmeye devam ediyor.
Bütün zor günlerde biz varız, Depremde biz varız… Yangında biz varız… Selde, yağmurda, karda, PANDEMİDE BİZ VARIZ… Emeğimiz ve sağlığımız ekonomiye feda edilmesin. Çalışma ve yaşama şartları insana yakışır olsun.
Değerli Kardeşlerim, Şairin dediği gibi: Bu yol işçinin yolu Alın teriyle dolu Gücümüz birliğimizdir. Kimse bozamaz onu. Elbette Bozamaz… Bilinmelidir ki; hiç kimse, hiç bir güç, birlikteliğimizi bozamaz. Aksine; örgütlülüğümüzü artırarak birlikteliğimizi daha da güçlendireceğiz.”
ASRIN FELAKETİNDE HERKES ÜZERİNE DÜŞENİ YAPTI
Daha sonra kürsüye gelen Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, yaşanan deprem felaketinde ülkemizde herkesin üzerine düşeni fazlasıyla yaptığını söyledi. Atalay, “Burada kimseye haksızlık yapmak istemiyorum. İlk 1,5 ay arkadaşlarımla beraber deprem bölgelerindeydik. Ne yaptık? Beraber ağladık.. İnanın öyle ibretlik sahneler var ki, binlerce sayfa kitap yazsak sığmaz. Ülkemdeki bütün kurtarma ekiplerine, emeği olan, gayreti olan herkese, özellikle dünya ülkelerinden yardıma gelenlere sonsuz teşekkür ediyorum” dedi. Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:
TAŞERON KÖLE İSTEMİYORUZ
“15 gün sonra bu ülkede seçim var. Kime güveniyorsanız, kime inanıyorsanız sandığa gidin istediğiniz gibi oy verin. Bütün partilerin milletvekili listesini inceledim, sizler de incelediniz. Biz bu ülkede işçi, işsiz, emekli, küçük esnaf biz bu ülkenin yüzde 70’yiz. Meclise girecek 3 esnaf yok, emekli yok, işçi, çiftçi yok. Ne konuşuyorsun şimdi? Tulum giymemişse, çiftçilik yapmamışsa mecliste ne anlatacak? Tulum yoksa tulum giyenin derdini anlatamaz. Bir meseleyi yaşamıyorsa, kitaptan okuyorsan kitap başka yaşamak başka.. Dişimiz ağrıyor, en yakınımız bir ağrı kesici verir ama ağrıyan diş bizde. Ne sıkıntımız var? Bir kamyon dolusu sıkıntımız var. Olanları söylemenin bir anlamı yok, olmayanları söyleyeceğim. Patronu konuşuyoruz tam 5 senedir konuşuyoruz. Siyasi iktidarın ağzından taşeronlarla ilgili konuştuğunu hiç duydunuz mu? Seçime 15 gün kala şimdi konuşuyorlar. Meclis kapanmadan evvel neredeydiniz? Taşeron meselesi bu ülkeye yakışmıyor. Taşeron; enerjide var, sağlıkta var, ulaşımda var. Var oğlu var. Bir kere taşeronun adı kötü. Ne taşeronu. FETÖ’ye taşeron deniyor, PKK’ya taşeron deniyor bu ceketi sırtımızdan alın yırtın, alıp atın. Taşeron köle istemiyoruz.
VERGİ ADALETSİZLİĞİ SON BULSUN
Vergi denen başımızda bir bela var. Ocak ayında aldığımızı Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Aralık’ta yüzde 7 civarında bin 500 lira kadar bir kaybımız var. İşçi kardeşlerimiz Ocak ayında aldığını Aralık ayında alamıyor. Vergide adalet istiyoruz. Vergiyi sabitlemek gerekiyor. Buradan bütün siyasi partilere sesleniyorum; meclise kim geliyorsa bu meseleyi bir an evvel çözün. Çözmezseniz sizi bu meseleyle ilgili her gün karşınızda olmaya, bu mesele çözülene kadar gündeme getirmeye, ülke gündeminden çıkarmamaya devam ederiz. Vergide kapılarındayız. Taşeronda kapılarındayız. Kamu sözleşmeleri Ocak ayından beri devam ediyor. İlk defa 20 sene sonra Ocak ayında başladık. Bizim dışımızda HAK-İŞ de var, 700 bin işçi. Gücümüzü birleştirelim dedik, beraber olalım dedik. Kamu Koordinasyon Kurulu da burada. Bizim taleplerimizi, sizin taleplerinizi. Kamu Koordinasyon Kurulu’nun taleplerini yerine getirirlerse sözleşmenin altına arkadaşlarımızla beraber imza atarız. Yerine getirmezlerse avluya hiç kimseyi sokmayız haberiniz olsun.
ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMİSYONU ANTİ DEMOKRATİK BİR KURUM
12 Eylül’den kalan yamayı bohça gibi yönetildiğimiz bir Anayasamız var. Asgari Ücret Tespit Komisyonu değerli kardeşlerim 15 kişi. 5 hükümet, 5 işçi, 5 işveren. Son zamanlarda olduğu gibi işverenle beraber oluyorlar istedikleri kararı çıkarıyorlar. Bu anti demokratik bir kurum. Bu kurumun bir an evvel ülke gündeminden çıkması lazım. Yüksek Hakem Kurulu denilen bir kurul var. Enflasyon yüzde 50, Yüksek Hakem Kurulu yüzde 5 veriyor. Bunların hepsinin kaldırılması gerekiyor. Daha demokratik, daha özgürlükçü olması lazım. İnsanları, emeği koruyan bir kurul olması lazım. Patronları koruyan bir kurul olmaması gerekiyor.”
Konuşmaların ardından Ergün Atalay, Yönetim Kurulu üyeleri ve Sendika Genel Başkanları ile diğer konuklar deprem bölgesine yardım malzemesi götüren 3 Tırı dualarla yolcu etti.