SAĞILIR; "BİLİME ÖNEM VERMEK, TÜRKİYEMİZİN VAROLUŞ İHTİYACIDIR"
Toplum olarak bilim, felsefe, edebiyat, heykel, resim, mimarlık, sinema, tiyatro ve modern sanatlarla ne oranda ilgilendiğimiz, ülke olarak geleceğimizi belirleyecek.
Tüm bunlarla neden ilgilenmemiz gerektiğini de yine güzel sanatlarla ilgilenirken, bilim ve felsefe üretirken öğreneceğiz. Sanatın, bilimin, felsefenin ne anlama geldiğini, toplumları nasıl dönüştürdüğünü, modern bir ülke yaratıp, gelişmiş milletler seviyesine çıkıp, refaha ulaşmayı öğrenmenin yolu kitaplarda, tiyatroda, filmlerde, mitolojide, bilim ve felsefe tarihinde, sanat eserlerinde mevcut. Yani Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Daha çok bilim insanı yetiştirip, evrensel değerde buluşlara imza atamazsak, evrensel değerde sanat eserleri meydana getiremezsek gezegende istediğimiz güce ulaşmamız mümkün olmayacak.
Bugün yeryüzünde parayı ve teknolojiyi elinde bulunduran ülkeler, dünyanın her noktasının nasıl ve kimler tarafından yönetileceğini büyük oranda belirliyor.
Kendi teknolojisini üreten, üretime dönüşen inovasyonlar geliştiren ülkelerin aynı zamanda en çok kitap okunan, sanatla ilgilenilen, felsefe ve edebiyat tarihine damga vuran ülkeler olması tesadüf değil elbette. (En azından geçmişlerinde uzun süre buna çok önem vermişler ve bu tür yaşam tarzı bir reflekse dönüşmüş)
Ülkelerin Gayrisafi Milli Hasıla (GSMH) rakamlarına baktığımızda ABD’nin ilk sırayı açık ara aldığını görüyoruz ki; son verilere göre rakam 27 trilyon 974 milyar dolar. Son yıllarda yaptığı büyük atılımla Almanya ve Japonya’yı geride bırakan Çin Halk Cumhuriyeti’nin GSMH’si 18 trilyon 566 milyar dolar. Almanya son dönemde Japonya’dan üçüncülüğü 4 trilyon 700 milyar dolar GSMH ile aldı. Japonya 4 trilyon 291 milyar dolar ile hala ve istikrarlı bir şekilde teknoloji ve ekonomi devi. Onları Hindistan, İngiltere, Fransa, İtalya, Brezilya ve Kanada izliyor. ABD’nin Avrupa kültürü üzerine inşa edilen ve dünyanın dört bir yanından beyin göçü alan bir ülke olduğunu unutmamak gerek. Türkiye’miz henüz 17. sırada. Kişi başına düşen GSMH sıralamasında da istediğimiz ve hedeflediğimiz yerde değiliz.
Batılı ülkelerin tarihlerine baktığımızda bin yıla yakın süre içinde Reform, Rönesans, Sanayi Devrimi ve teknoloji atılımını görüyoruz. Halkları okuyan, aydınlanan, sanatla, bilimle, felsefeyle ilgilenen toplumlar sonunda refaha ulaştı. Çin Doğu kültürünün önemli bir parçası ama nasıl geliştiklerini, özellikle son 30 yılda birlikte izledik. Gelişmiş ülkelerin bugünkü refahlarının altında bilim, teknoloji ve sanat kadar, askeri gücün ve sömürünün olduğunu da biliyoruz.
Atalarımızın bilime, sanata, edebiyata, felsefeye yeterince önem vermediği uzun bir dönem yaşamamızdan dolayı 1600’lü yılların sonundan Kurtuluş Savaşı’na kadar büyük acılar ve kayıplar yaşadık.
Şimdi dünyanın hemen hemen merkezinde, çok güzel olduğu kadar çok da tehlikeli bir coğrafyada ülkemiz, Türkiye’miz var.
Onu korumak ve ilelebet var etmek için teknoloji geliştirip çok üretmeliyiz. Dünya ile rekabet edebileceğimiz inovatif ürünleri, mümkün olduğunca kendi kaynaklarımızı kullanarak imal etmeli, ihracatımızı üçe, beşe katlamalıyız. Halkımız ancak böyle zenginleşecek. Köklü demokrasiyi içselleştirmek için de önce aydınlanmaya ihtiyacımız var.
Dünya klasikleri başta olmak üzere, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Necati Cumalı ve daha başka birçok değerli yazarımızdan başlayarak okuyacağız, araştıracağız. Hele günümüzde internette ulaşamayacağımız yazar, kitap ve bilgi yok. Binlerce sesli kitap inanılmaz büyük bir kültür ve bilgi hazinesini herkese sunuyor. Kurum ve kuruluşlarımızın tamamıyla Cumhuriyetin ilk yıllarındaki okuma-yazma seferberliği gibi, bilim, felsefe ve kitap seferberliği, okuma alışkanlığı teyakkuzu başlatmalıyız.,
Mühendislerimizi, doktorlarımızı, iktisatçılarımızı ve yeni mesleklerden gençlerimizi dünya standartlarında yetiştirmemiz gerek. Kaliteli eğitim her bireyin ve yöneticinin önceliği olmalı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün başlattığı bilimsel çağdaş eğitim devrimi ile kültür devrimini mutlaka sürdürmeli, okuma alışkanlığını çocuklarımıza ne pahasına olursa olsun kazandırmalıyız. Çok okuyan, okuduklarını belleğine yazabilen, insanlık için güzel yenilikler üretebilen bir toplum haline gelemezsek çok zor bir gelecek bizi bekliyor.
Evrim teorisinin sadece canlı organizmalar için değil, toplumlar için de geçerli olduğu bilimsel olarak kanıtlandı. Var olmaya devam etmek istiyorsak bilime uygun yaşamaya, okumaya, felsefeye, sanata değer vermeye, bütün sistemi buna göre yeniden şekillendirmeye başlamalıyız…
Sakın bir çiviyi küçümseme. Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir ülkeyi kurtarır. (Cengizhan)
DOKUFORM tüm bunlar için kendi gücü oranında mücadele etmeye devam edecek.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.
Utku Sağılır
Doğayı ve Çevreyi Koruma Okumayı Sevdirme Platformu (DOKUFORM) Başkanı