23 Şubat 2025 - Pazar

GAZETECİ MANİFESTOSU…

Genç, yakışıklı, çalışma azmi ve coşkusuyla dolu, genç bir kardeşim, TV de ekranlarda tanıdığı için facebook aracılığıyla iletişim kurup benden iş talebinde bulunmuştu,

Yazar - Abdulkadir Kaçar
Okuma Süresi: 18 dk.
Abdulkadir Kaçar

Abdulkadir Kaçar

-
Google News

Ben de o sıralarda eleman arayan yerel bir gazeteye yönlendirmiştim,
Bu kardeşimi birkaç gün gazeteye gitmiş, gelmiş sonra da meslek değiştirmişti; 
Hala da çok üzüldüğümü söyleyebilirim, hatta başka alana yöneldiği için sitem bile etmiştim…

Ama hiçbir zaman yüz yüze görüşmedik aradan kaç yıl geçtiğini hatırlamıyorum, kendisine bu sabah yine facebookta rastladım;
Onunla yaşadığım bu olaydan yola çıkarak, eğer gazeteciliğe devam etseydi, 
Nelerle karşılaşacağını, neler yaşayacağını bu makalemde anlatmaya karar verdim ve düşüncelerimi şöyle yazdım;

-Oğlum gençtin, yakışıklıydın, popüler bir meslek olarak düşündüğün gazeteciliği gönüllü olarak seçmiştin;
İnanıyorum ve biliyorum ki gazetecilik sana yakışacaktı, ama neden vazgeçtin? 
Eğer bu gün mesleğe devam edip ömür boyu da yapsaydın; seni bu mesleğe yönlendirdiğim için bana ya teşekkür edecek, ya da inanılmaz sitem, belki de küfür edecektin; 
Eğer gazeteciliği ömür boyu meslek edinseydin şu senaryo ve fotoğraflar senin yaşama biçimin haline gelecekti;
Gazetecilik mesleğine elli yılını veren insan olarak şunlarla karşılaşacaktın diye şunları anlattım;

-Maaş almadan da bir insanın nasıl ayakta kalabileceğini, hayatına nasıl devam edebileceğini öğrenecektin,
-Gece gündüz sayısız haber peşinden koşacaktın, sakinlik, mutluluk büyük bir huzur gibi duygularla asla karşılaşmayacak ve onlarla tanışamayacaktın, 
-Çünkü gününün yarısından daha fazlası gasp, cinayet, teröristlerle çatışmaları haber şeklinde hazırlamak için onları izlemek, sokak kavgaları, mafyayla mücadele eden belediye hallerindeki karanlık insanları tanımak için çaba harcayan hallerle ömrün devam edecek, 
Haftanın belli günlerinde adliye koridorlarında suç ve suçlu yakınlarının haberlerini hazırlamak için, onlarla gırtlak gırtlağa gelecektin, bu sevimsiz olaylar vs daima hayatının merkezinde yer alacaktı…
-Her an her yerde gerçekleşen asayiş olaylarının fotoğraflarını çekip, bilgi almak amacıyla olayların içine balıklama girince bolca dayak yemeye kolayca ve rahatça alışacaktın,
-Bu sayede seni dövenlerden ileride intikam almak için, gazetecilik mesleğine daha büyük hırsla sarılacak, dövüp beklide yaralayanlardan intikam alabilmek için onlara karşı daha çok kinlenecektin, mesleğine daha sıkı biçimde sarılacaktın,
-Seni dövenlerle bir gün mutlaka karşılama düşüncesi seni bu meslekte her koşulda ve ne pahasına olursa olsun ısrarla devam etmeni sağlayacaktı, 
-Ama bir gün sana zarar verenlerle karşılaştığında da, hatta senin için hava çok olumlu olmasına karşın belaya bulaşmamak için onlardan korkup kaçacaktın, daha dikkatli davranıp doğruya yapacaktın ama yediğin dayaklar, vücudunda oluşan yara izleri yanına kar kalacaktı,
-İlerleyen yıllarda mesleğe devam edecek olursan gazetecilik mesleğini daha dikkatli, kurnaz, daha deneyimli olarak yapacaktın,

Bu meslekte ilerlemeye devam ettiğin, deneyim kazandığın sürece karşına iki yol çıkacaktı;
1-Kısa zamanda politikacılarla işbirliği yaparak çok para kazanıp haksız şekilde köşeyi dönmek… Bunun için büyük risklere girip, tehdit, şantajı olmak gibi yanlışlar hayatının merkezinde yer alacaktı; bu sahnedeki her türden karanlık ve aydınlık insanlarla işbirliğine girecektin vs…
2-1-Düzgün, dürüstçe, onurlu bir gazetecilik yapmak,

-Eğer ilk yolu seçip kısa zamanda yasadışı bu senaryoları oynayabilirsen zengin olmak istersen, bunu da başaracaktın; 
O zaman önüne lüks evler, paha biçilemeyen yazlıklar, kışlıkların olacaktı,
Lüks otomobillere binecektin, en moda, en pahalı marka kıyafetlerinle girdiğin toplumda parmakla gösterilecektin,
Ülkenin değil, belki de dünyanın en lüks yerlerinde, lüks lokantalarda çok pahalı yemekler yiyecektin,
Sosyetenin aranan ismi olacaktın, çağının en güzel mankenleriyle gününü gün edecektin, 
Milyonlar seni sahtekârca alkışlamak, yağ çekmek ödüllere boğmak için sıraya girecekti, ama arkandan da çok kötü şekilde küfür edeceklerdi…

-Ama ikinci sırada yer alan gazetecilik işini dürüst, ahlaklı onurlu şekilde yapmayı seçersen de ömür boyu;
-Aç kalacaktın, asla otomobilin olmayacak ev kiranı ödeyemeyecektin,
-Ayakkabının altındaki deliği kapatmak için köşkerler arayacaktın,
-Yazın evinde klima, kışın kombi olmayacak, her türlü hava koşullarında hayatını zor bela sürdürebilecektin,
-Eşini ve çocuklarını hiçbir zaman tatile götüremeyecektin, AVM’ lerdeki yiyecek meydanlarında ağırlayamayacaktın,
-Onlara bayram, yılbaşları, mezuniyet ve doğum günlerinde armağanlar alamayacaktın,  
-Eşinden ve çocuklarından duyacağın, bizi aç bıraktın, yeterli eğitime ulaşamadık, beceriksiz insan, kendine bile hayrın yok gibi eleştirilerini yazmaya ne mürekkep ne de kâgıtlar yetmeyecekti, 
Yani, ömür boyunca vicdanınla cüzdanın arasında kalıp, beceriksizliğine kızıp bazen ölümü bile düşünecektin,
-Aynı kıyafetlerin rengi solup, kendiliğinden pörsüyünceye kadar yıllarca onlarla utanarak dolaşmak zorunda kalacaktın, belki de giydiklerinden utanacaktın, 
-Bu işten çok para kazanan kurnaz meslektaşların da, seninle her zaman dalga geçecek OĞLUN SEN APTALSIN MISIN¸OĞLUM SEN SALAK MISIN  diye seni kendi yanlış yollarına itip değersizleştirmeye çalışacaklardı ama sen de onları bir türlü anlayamayacaktın, 
İnanılmaz büyük iş, proje ve tekliflerini kabul etmediğin iş insanları, politikacılar seni dürüstlük ve doğruluğundan dolayı baskı altına alıp, yolundan döndürmeye çalışacaklar ama istediklerini yaptıramayınca da hakaretler edip, her işini engelleyeceklerdi, en olabilir işlerini çıkmaza sokup seni anandan doğduğuna pişman edecekti,
Bazen de seni kullanıp yasadışı hedeflerine ulaşmaya çalışan fırsatçılar rüşvet teklif edeceklerdi, inanılmaz şekilde çok ihtiyacın olmasına, aç ve parasızlığına karşın, içinden geldiğin kültür ve ahlak anlayışın yüzünden her daim ret edecek, bu öneride bulunanlarla bir daha görüşmeyecektin, bildiğin yolda aynı sefalette doğru devam edecektin,
Bu dürüstlüğün nedeniyle aç gezecek ama çevrene tok havası yaymayı sürdürecektin; lüks davetlerde, kanını doyurmaya zengin sofralarının kenarına bile yanaşmayacaktın, aç gezmeyi en büyük onurun sayacaktın, 
Bazen cahiller arasında bilge; bilgelerin arasında cahil rolünü kolayca oynayacaktın, 
Çağının en akıllı gazetecisi, en bilge tanığı olduğun için emsallerinden daha ileride, akıllıca, bilgece yapmayı başardığın için çevrendeki açıkgöz bazı kişiler hayatlarını yazdırıp kitaplaştırmanı isteyeceklerdi… Aylar, hatta yıllarını harcayarak oluşturduğun yazım ustalığının karşısında hiçbir talepte bulunmadan ortaya koyduğun hayatlarını kitaplaştırdığın ünlü kişiler sana bırak teşekkür etmeyi bırak, bir bardak çay bile ikram etmeyecekti, 
Yıllarını verdiğin, fedakârca çalıştığın, hatta marka haline gelmesine katkıda bulunduğun, para ve saygınlık kazandırdığın, seni simgeleyen gazetelerin kuruluş yıldönümü kutlamalarında ismini unutacaklar, hatta bazen de kasıtlı şekilde davet etmeyeceklerdi, ama sen yine de alınmadan görevini taparcasına sürdürecektin, 
Aynı yıl içinde aldığın birkaç ödül konusunda gazetesinde ömür harcadığın patrondan küçük bir teşekkür ve tebrik sözcüğü bile duymayacaktın, 
Defalarca tehdit edilmen, ayaklarına silah sıkılması, günlerce alıkonulman patronun umurunda bile olmayacaktı,
Bir kaç gün hastalandığın için zorunlu şekilde gitmediğin gazetede, kraldan çok kralcı olan müdür konumundaki kişi “KASITLI OLARAK GELMEDİ” diye hakkında tutanak tutup, seni işinden attırmak için haince ve sahtekârca çabalayacaktı, patrona korumacılığını yapıp her zamanki yalakalığını sergileyeceklerdi,  
İnanılmaz ihtiyacın olduğu için yedi sekiz, bazen dokuz ay geriden gelen birikmiş maaş alacaklarını istediğinde, kendini kullandırma konusunda yalaka ve tetikçi yapmayı onur sayan küçük insanlar aracılığıyla evine telefon açtırıp tehdit ettireceklerdi, maaşından ve her türlü tazminatlarını istemekten vazgeçirmeye çalışacaktı,
Bu anlayışta olan çalışanların hakkını yıllarca ödemedikleri için beddualarını alan, patronlardan bazıları ömrünün sonuna doğru yıllarca yatalak olup acılar içinde kıvranarak öleceklerdi, sen onlara son nefeslerine kadar saygı gösterip hizmette kusur etmeyecek belki de hayatlarını kitaplaştıracaktın, 
Çalışanların hakkını ödememe sahtekârları olan, yönetici bozuntuları gazeteye gelen reklam paralarını bencilce ceplerine indirerek zengin olduklarına inanıp hırsızlık yapacaklardı… 
Çalışanları yöneten sözde müdür sadece kendi cebini doldurmanın peşinden koşacaktı, bu kisiliksiz konumundaki bencil yöneticiler aradan zaman geçip,  tesadüfen bazı televizyon dizilerinde tesadüfen rol alacaklar… Bu meslekte çalışan işin arka planını bilmeyen bilinçsiz bazı meslektaşlarının hayranlığını kazanacaklar ve onlarla fotoğraflar çektirip, sütten çıkmış ak kaşık olup, topluma karşı kurtarıcı ve bilge insan rolünü sahtekârca oynadıklarını görecektin, 
Bunun da ötesinde senin adına resmi kurumlardan adına kredi çekip borçlandıracak, ama ödemedikleri için evine haciz göndereceklerdi, 
Ama günün akışı içinde haberin geciktiğinde, ya da makaleni yazmakta bir iki saat geç kaldığında patron başta olmak üzere kendilerini kullandırıp yalaka olmaktan onur duyan müdürlerinden bazen de inanılmaz fırçalar yiyecektin,
Bu mesleği yaptığın sürece, koşullar ne olursa olsun daima aç gezip tok görünecektin, “ZATI YOK ZATI YOK” diye cebindeki son parayı da kullanıp için ay çiçeği çitleyerek birkaç günlük açlığını gidermeye çalışacaktın, bazen günlerce evine ekmek götüremeyecek ve ailene karşı rezil olacak, yuvanda en değersiz birey konumuna düşecektin,  
İzlemen gereken günlük haberlere dolmuş parası vermedikleri için gece gündüz yaya yürüyerek gidip gelecektin, ayaklarına kara sular inecekti ama mesleğe ömür boyu kendini adanmışlığın yüzünden her türlü yoksulluğuna, cefasına rahatlıkla katlanacaktın, 
Haber izlemek için giderken müdür konumundaki bazı kişiler 36 pozluk film dahi vermeyecekler, arkadaşlarından alıp idare et deme yüzsüzlüğünü yıllarca sürdüreceklerdi,
Soğuk havalar bastırınca katalitik sobalara tüp almayacaklar, ısınmak için belediyeye, ya da bitişik komşuya uğrayıp biraz dinlen, ısın diyeceklerdi,
Dürüst, erdemli ve vicdanlı şekilde izleyip yazdığın haberler yüzünden, hileyle yaptıkları sorumlu yazı işleri müdürü olarak adliyede hesabı hâkime her zaman sen verecektin, meslek yaşamın boyunca zamanının büyük bölümünde karakol, adliye, cezaevleri ikinci adresin olacaktı, 
Eğer davalarına bedava bakacak tanıdık avukatların yoksa ceza kanunlarını onlardan daha seri ve derin biçimde ezberleyecektin,
Cebinden 10 lira yokken, aleyhinde açılan milyonlarca liralık tazminat ve ceza davaları yüzünden hayata geldiğine bin pişman olacaktın, tesadüfen cezaevlerinin yakınlarından geçerken;
-EYVAH ÖMRÜM BURAYA KADARMIŞ, diye korkudan dizlerin titreyecekti, hatta bu korku evlilik gibi senin tüm hayat projelerinden uzaklaştıracaktı, meslek hayatında herhangi bir varlık gösteremeyen, işi günü entrika, hasetlik olan bazı art niyetli sahtekarla bekâr kalmayı sürdürmeye devam ettiğinde de sana olmadık iftiralar atacaklar, meslektaşların arasında değersizleştireceklerdi, 
Gençlik yıllarından başlayarak her an yenilerini kurduğun hayallerinin neredeyse tamamından vazgeçecek, bir daha hiçbir konuda umut etmeyecek, yalnızlığın bilinmez karanlıklarına yelken açacaktın,
Bu arada yazdığın haberler, makalelerle, toplu iş sözleşmeleri, ya da işinden atılarak haksızlığa uğrayan toplumun büyük kesimini oluşturan yurttaşları haklarını yaptığın haberlerle savunacak, onların refaha kavuşmalarına medya mensubu olarak katkıda bulunacaktın, ama kendi hakkını kendin ömür boyunca asla savunamayacaktın, her zaman birinci dereceden kaybeden tarafın da yer alacaktın… Bu durumu gazeteciliğin demir baş kuralı olduğuna defalarca tanık olacaktın, 

Çalıştığın kurumlara, patronlara kazandırdığın paralarının miktarı sana ödedikleri maaşının binler, belki on binlerce kat be kat fazla olmasına karşın, patron yıllarca sigortanı yaptırmayacak, maaşını aylar sonrada belki sadaka şeklinde ödeme lütfün da bulunacaktı, 
Ödeyemediğin ev kiranı ve diğer taksitlerin yüzünden evine haciz üstüne haciz gelecekti, bu çelişkili ve zorluklarla savaşırken, 
Sokaktaki insanlar her gün yazdığın haberleri okuyup, sayfalarda senin çok önemli bir insan, para babası şeklinde görecekler, böylece popüler bir meslek yaptığın için senden borç para isteyecekler, cebinde beş paranın olmadığını hiçbir zaman bilmeyeceklerdi, bir eli yağda bir eli balda gazeteci diye düşüneceklerdi, 
Sorumlu yazı işleri müdürü olarak görev yaptığın gazeteye kazandırdığın paralarla patronu lüks otomobiller, lüks kıyafetler, lüks sosyal hayatta gününü gün edecekti, 
Hak ettiğin günlerce aylarca maaşını alamadığın halde bağımlısı olduğun, aç karnına da olsa bu mesleği hayatının pahasına gidebileceği son noktaya kadar götürecektin, çünkü sürekli basın kartına ulaşmak için, en büyük idealin olan mesleğe taparcasına yapmaya, açta kalsan, dayakta yesen, etinden et kesseler de, ömrün cezaevlerinde de geçse mesleği sonuna kadar götürmek için kendine onurlu bir söz vermiştin, 
Yıllardır sürdürdüğün, dövüldüğün, sövüldüğün, hatta kovulduğun halde yapmaya devam edilen gazetecilikten başka dünya gezegeninde aynı durumda olan mesleklerin olup olmadığını düşünecektin ama yanıtını asla bulamayacaktın, 
Doğal olarak yaşlanınca geriye dönüp hayatını değerlendirdiğinde eyvah yanlış mı yaptım diye bir ara pişmanlık duyup bazen içlenecektin, ama her şey çoktan geçip gitmiş olacak, hiçbir şey geri dönmeyecektir artık, belki pişmanlıklarla dolu şekilde hayata veda edecektin,  
Hem yaş olarak hem de yıllarca edindiğin gazetecilik mesleğinde ulaştığın belli olgunluk sonunda bu gezegende sahnelenen her türlü olaylara karşı şaşırma yaşını çok geçmiş olacaktı, olağanüstülüklerin sıradanlaştığını, sıradanlığın da olağanüstülüklere dönüştüğüne defalarca tanık olacaktın… Günlük olayların karşısında herkes şaşırıp şoka girerken sen sadece bıyık altından gülümseyerek onları izleyeceksin, 
Aradan yıllar, geçip yaşlanmış, beş parasız olarak kalacaktın, eğer başarabilmişsen emekli maaşını hak etmen senin gazetecilik mesleğinde ulaştığın başarının nirvanasını-BÜYÜK MUTLULUĞUN- tek başarın olacaktı, böylece sırf bu nedenden dolayı başın dik, bu mesleği 50 yıldır onurla yaptım diye sağa sola hava atacaktın,
Ve sonunda kendi kendine şöyle diyecektin; gerçekte gazetecilik hastalıklı bir meslek mi? Bu mesleğe aşkla bağlı olanlar neden başka alana yönelmiyorlar… Bu mesleğe benzeyen başka bir meslek yok mu? Bu soruya hiçbir zaman, hiçbir yanıt bulamayacaktın… 
Her zaman söylenir ya GAZETECİNİN PARASI PUL, KARISI DUL olur derlerdi inanmazdım ama artık inanıyorum diyecektin çünkü ömrünü adadığın bu meslekten öğrendiğin tek gerçeğin bu olduğunu geçte olsa anlayacaktın…
Buradan sana söylemek istediğin şu; keşke başka mesleğe yönelmeseydin; keşke gazeteci olmaya devam etseydin;
Belki de yukarıda yaşadıkların seni daha kısa zamanda olgunlaştıracak, olayların örsünde, zamanın çekiciyle dövüle dövüle hayata daha çok hırslandıracak, vazgeçilmeyecek biçimde bağlayacaktı… Herhangi bir mesleğe göre gazetecilik sayesinde hayata karşı daha büyük bir savaşçı olacaktın… Çalıştığın dönemde ağzınla kuş tutsan da, yaptıkların, ortaya koyduğun değerin anlaşılmasa bile her biri geleceğe mektup şeklinde yazdığın, ölümsüz düşüncelerinden oluşan kitaplar sayesinde gelecek nesiller tarafından daha iyi anlaşılıp daha efsane haline getirilebilecektin… 
Makalem boyunca anlatıp göstermeye çalıştığım bu tablolar istesen de istemesen de senin yaşama biçimin haline gelecekti… Meslek deneyimlerini anlatmayı başardığın ölümsüzlüğüne inandığın birkaç kitabın olacak seni gelecek nesillere anlatacak, örnek yaşamından esinleneceklerdi belki, 
Paran olmasa da gitmek zorunda kaldığın davet edildiğin çağrılar yerlere giderken götürebileceğin bu kitapların değerini anlayanlar için birer armağanın-ölümsüzlüğünü anlatan birer anıtsal yapıt olacaktı… 
Bunun da ötesinde bu kitapların sayesinde gelecek kuşaklar tarafında onur ve saygıyla anılacaktın… Ortaya koymayı başardığın yaşam hikâyen, dürüst gazeteciliğinle örnek kişi olarak gelecekte seni anlayacak birkaç akıllı insana hayatlarının en büyük dersini vermiş olacaktın… 
Bir tek insanın düşünce yapısına tek bir sözcük olumlu katkıda bulunsan da kendini mutlu sayacaktın…
Belki de Allah senin yüzüne baktı, birkaç günlük denemenin ardından meslek değiştirerek hayatını kurtarmış oldun kahraman… Yolun açık, ömrün uzun kazancın sonsuz, keşkelerin ve pişmanlıkların dilerim sıfır olsun… Mutlu yarınlar, mutlu ve sağlıklı uzun ömür dilerim… Mutluluk yaptığın hiçbir işten asla pişmanlık duymamaktır… Kimseden hiçbir şey istemiyorsan, bir şeyden korkmuyorsan, unutma sen özgür insansın…
(Not 50 yıla yaklaşan gazetecilik mesleğimde yaşadıklarımdan yola çıkarak bu manifestoyu yazdım… Manifesto nedir? Manifesto veya bildiri, toplumsal bir hareketin duyurulması ve savlarının belirtilmesi üzerine kurulan, bir akımın, bir hareketin oluşunu bildiren metin…Aslında her gazetecinin, hangi mesleği yaparsa yapsın her insanın belli yaşa geldikten sonra geriye dönüp böyle bir manifesto yazması en büyük dileğimdir…)
ABDULKADİR KAÇAR ADANA 2025

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları